بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَقَالَ ٱلْمَلِكُ ٱئْتُونِى بِهِۦٓ أَسْتَخْلِصْهُ لِنَفْسِىۖ فَلَمَّا كَلَّمَهُۥ قَالَ إِنَّكَ ٱلْيَوْمَ لَدَيْنَا مَكِينٌ أَمِينٌ ﴿٥٤

Padişah: «Getirin onu bana, dedi, onu kendime has bir (müsteşar) edineyim». Onunla konuşunca da şöyle söyledi: «Sen bu gün (den itibaren) bizim nezdimizde mühim bir mevki saahibisin, emîn (bir müsteşar) sın».

– Hasan Basri Çantay

قَالَ ٱجْعَلْنِى عَلَىٰ خَزَآئِنِ ٱلْأَرْضِۖ إِنِّى حَفِيظٌ عَلِيمٌ ﴿٥٥

(Yuusuf): «Beni memleketin hazineleri üzerine (me'mur) et. Çünkü ben onları iyice korumıya muktedirim, (bütün tasarruf şekillerini de) bilenim» dedi.

– Hasan Basri Çantay

وَكَذَٰلِكَ مَكَّنَّا لِيُوسُفَ فِى ٱلْأَرْضِ يَتَبَوَّأُ مِنْهَا حَيْثُ يَشَآءُۚ نُصِيبُ بِرَحْمَتِنَا مَن نَّشَآءُۖ وَلَا نُضِيعُ أَجْرَ ٱلْمُحْسِنِينَ ﴿٥٦

İşte o yerde Yuusufa kudret (ve şeref) verdik. O, o yerden neresini dilerse orada konaklardı. Biz rahmetimizi kime dilersek ona nasıyb ederiz, iyi hareket edenlerin mükâfatını zaayi etmeyiz.

– Hasan Basri Çantay

وَلَأَجْرُ ٱلْءَاخِرَةِ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَكَانُواْ يَتَّقُونَ ﴿٥٧

Îman edib de takvaada devam edenlere haas olan âhiret mükâfatı ise elbet daha hayırlıdır.

– Hasan Basri Çantay

وَجَآءَ إِخْوَةُ يُوسُفَ فَدَخَلُواْ عَلَيْهِ فَعَرَفَهُمْ وَهُمْ لَهُۥ مُنكِرُونَ ﴿٥٨

Yuusufun kardeşleri gelib onun huzuruna girdiler. (Yuusuf) onları tanıdı, onlar ise kendisini tanımıyorlardı.

– Hasan Basri Çantay

وَلَمَّا جَهَّزَهُم بِجَهَازِهِمْ قَالَ ٱئْتُونِى بِأَخٍ لَّكُم مِّنْ أَبِيكُمْۚ أَلَا تَرَوْنَ أَنِّىٓ أُوفِى ٱلْكَيْلَ وَأَنَاْ خَيْرُ ٱلْمُنزِلِينَ ﴿٥٩

Vaktaki (Yuusuf) onların (zahire) yüklerini hazırladı. Dedi ki: «Bana baba bir erkek kardeşinizi de getirin. Görmüyor musunuz (size) tam ölçek veriyorum. Ben müsâfirperverlerin hayırlısıyım».

– Hasan Basri Çantay

فَإِن لَّمْ تَأْتُونِى بِهِۦ فَلَا كَيْلَ لَكُمْ عِندِى وَلَا تَقْرَبُونِ ﴿٦٠

«Eğer onu bana getirmezseniz artık benim yanımda size hiç bir kile yok. (Bîhûde) bana yaklaşmayın».

– Hasan Basri Çantay

قَالُواْ سَنُرَٰوِدُ عَنْهُ أَبَاهُ وَإِنَّا لَفَٰعِلُونَ ﴿٦١

Dediler: «Onu babasından istemiye çalışırız ve her halde (bunu) yaparız».

– Hasan Basri Çantay

وَقَالَ لِفِتْيَٰنِهِ ٱجْعَلُواْ بِضَٰعَتَهُمْ فِى رِحَالِهِمْ لَعَلَّهُمْ يَعْرِفُونَهَآ إِذَا ٱنقَلَبُوٓاْ إِلَىٰٓ أَهْلِهِمْ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ ﴿٦٢

(Yuusuf) uşaklarına: «Sermâyelerini yüklerinin içine koyuverin. Olur ki ailelerine avdet etdikleri zaman bunun farkına varırlar da belki yine (buraya) dönerler» demişdi.

– Hasan Basri Çantay

فَلَمَّا رَجَعُوٓاْ إِلَىٰٓ أَبِيهِمْ قَالُواْ يَٰٓأَبَانَا مُنِعَ مِنَّا ٱلْكَيْلُ فَأَرْسِلْ مَعَنَآ أَخَانَا نَكْتَلْ وَإِنَّا لَهُۥ لَحَٰفِظُونَ ﴿٦٣

Bu suretle babalarına döndükleri zaman: «Ey babamız, dediler, bizden ölçek men olundu. (Bu sefer) kardeşimizi de bizimle beraber yolla da ölçek alalım. Biz her halde onu muhaafaza edicileriz».

– Hasan Basri Çantay

قَالَ هَلْ ءَامَنُكُمْ عَلَيْهِ إِلَّا كَمَآ أَمِنتُكُمْ عَلَىٰٓ أَخِيهِ مِن قَبْلُۖ فَٱللَّهُ خَيْرٌ حَٰفِظًاۖ وَهُوَ أَرْحَمُ ٱلرَّٰحِمِينَ ﴿٦٤

(Ya'kub) dedi: «Ben onu size inanır mıyım? Meğer ki daha evvel kardeşi (Yuusufu) inandığım gibi ola. Allah en hayırlı koruyucudur. O, esirgeyicilerin de esirgeyicisidir».

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu